Yanlış yerde olmak insana önce panik, sonra utanç, en sonunda da kahkaha getirir. Yanlış otobüse binip şehrin hiç bilmediğin bir mahallesine düşmek, sınav günü yanlış sınıfa girmek ya da bir kafede yanlış masaya oturmak… O an “yer yarılsa da içine girsem” dersin. Ama zaman geçince anlarsın ki bu anılar hayatın en tatlı detaylarına dönüşür.
Hayatın içinde de benzer durumlar yaşarız. Bazen yanlış bir işte, yanlış bir ilişkide ya da yanlış bir çevrede buluruz kendimizi. İlk başta bu durum moral bozucu olabilir. “Benim burada ne işim var?” diye sorarız. Ama aslında bu sorular, doğruyu aramamız için bir fırsattır. Çünkü yanlışı görmek, doğrunun kapısını aralamaktır.
Yanlış yerde olmak, çoğu zaman doğruyu daha net görmemizi sağlar. Yanlış insanlarla vakit geçirince gerçek dostluğun kıymetini, yanlış bir işte çalışınca tutkunu olduğun şeyin önemini, yanlış bir çevrede var olunca huzurun değerini daha iyi anlarız. Yani yanlış yerler, doğru yerlere ışık tutar.
Bazen de yanlışlıklar hayatın tatlı sürprizleridir. Yanlış otobüse binip yeni bir semti keşfedersin. Yanlış masaya oturup yeni bir arkadaş edinirsin. Yanlış bir etkinliğe girip yeni bir hobiyle tanışırsın. Yani “yanlış” dediğimiz şey, kimi zaman aslında doğruya çıkan gizli bir yoldur.
Elbette hayatta uzun süre yanlış yerde kalmak bizi yorar. Fakat önemli olan, o yanlışlığı fark ettiğinde hayata küsmeden gülümseyebilmektir. Çünkü gülümseyen insan, en kötü yerde bile güzellikleri görür. Hata yaptığını kabul edip kendine kızmak yerine, “demek ki bu bana bir şey öğretecek” diyebilmek, ruhu hafifletir.
Mutluluğun sırrı da burada gizlidir: Yanlış yerde olduğunda bile yaşadığın anı değersiz saymamak. Çünkü her yanlış, seni sen yapar. Her hata, bir sonraki adımı daha bilinçli atmana yardımcı olur. Ve geriye dönüp baktığında, “iyi ki o yanlışları yaşamışım” dersin.
Kısacası, yanlış yerde olmak dünyanın sonu değil. Tam tersine, hayatın sana verdiği küçük bir uyarı, bazen de tatlı bir sürprizdir. Yanlış yerdeyken bile gülümsemeyi bilen insan, aslında her yerde doğru olanı bulur. Çünkü doğru yer, çoğu zaman bulunduğun yer değil; senin onu nasıl gördüğündür.